Salı, Kasım 28, 2023
spot_img

Seks steroidlerinin salgılanması

Seks steroidlerinin salgılanması, Seks steroidlerinin adipoz doku üzerindeki etkisi erkeklerde ve kadınlarda farklı gözükmektedir. Abdominal yağ fazlası olan erkekler düşük düzeylerdeki seks hormonu bağlayıcı globüline (SHBC) karşın, sıklıkla göreceli düşük serum testosteron konsantrasyonlarına sahiptir (Bjöntorp, İ 966). Marin ve ark. (1992), 8 ay süreyle oral testosterorı desteği uygulanan orta yaşlı abdominal obez erkeklerde, viseral yağ kitlesi ve abdominal sagital çapın anlamlı derecede düşük olduğunu göstermişlerdir. Bu azalma, subkutan yağda saptanabilir bir değişiklik olmaksızın ortaya çıkmıştır.

seks steroidlerinin salgilanmasi

Ayrıca plazma glukoz düzeyindeki düşmenin arttığı insülin duyarlılığında da düzelrne saptanııııştır. Çalışrnacılar, bu erkeklerin, kısmen testosteron desteği ile düzeltilen, metabolik anormallikler ile ilişkili göreceli bir hipogorıadizm gösterdiği sonucuna varmışlardır. İzotop işaretlerne teknikleri ile lipid alımı (uptake) ve LPL aktivitesine yönelik hesaplamalar, abdominal adipaz dokuda azalma olduğunu, ancak femoral yağda değişiklik olmadığını düşündürmüştür (Marin ve ark., 1995). Testosteronun etkilerinin, subkutan abdominal yağ ile karşılaştırıldığında, viseral yağda çok daha belirgin olduğu ve bunun nedeninin intra-abdominal dokularda lipid alımının yaklaşık %50 oranında inhibe edilmesi olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç, sıçanlardaki viseraı adipaz dokudaki lipid çevrimi ile ilgili çalışmalar tarafından da desteklenmiştir.

 

Buna göre, obez erkeklerde testosteron desteği, özellikle visera! Yağda lipid alımını azalrrnakta ve yağ mobilizasyon hızını arttırmaktadır. Obez kadınlar da dolaşımdaki seks hormoııu düzeylerindeki değişiklikler ile karakterizedir (Kopelman, i }94). Obez kadınlar, daha düşük SHBC düzeyleri Ve buna bağlı olarak dolaşımda artmış östradiyol fraksiyonu sergilemektedirler.  Postmenopozal obez kadınlarda, östron ve östradiyolün serum düzeYleri obeziterıin derecesi ve yağ kitlesi ile ilişkilidir (Meldrum ve ark., 1981). Plazma östron/östradiyol oranı da obezitede artmaktadır. Ilginç olarak, polikistik oVer sendromlu kadınlarda da seks steroid konsantrasyonları ve bağlanmalarında benzer paternde değişiklikler ortaya çıkmaktadır (Baird, 1978). Longcope Ve ark. (1986a), vücut ağırlığı ile jestosteronun östradiyole çevrilmesi arasında anlamlı ilişki olduğunu bildirmişlerdir. Östronun östradiyole çevrilmesi in vivo ve in vitro olarak adipoz dokuda gözlenmiş ve omental yağda, subkutan yağa göre daha fazla dönüşüm olduğu belirlenmiştir (Longcope ve ark., 1986b. Deslypere ve ark., 1987). Östronun östradiyole çevrilmesi ile ölçülen, adipoz dokudaki 17-B-hidroksisteroid dehidrogenaz aktivitesi premenopozal kadınlarda, postrnenopozal kadınlara göre ve bütün kadınlarda erkeklere göre daha yüksektir (Roncari ve Van, 1997).

 

Kadınlardaki adipoz dokuda bulunan androjen reseptörlerinin özgünlüğü ve afinitesi, reseptörün idantik olduğunu düşündürecek biçimde, erkeklerdeki ile aynı gözükmektedir. 17 östradiyol androjen reseptör yoğunluğunu düşürüyor gözükmektedir; çünkü kadınlarda testosteronun viseral yağ kitlesinde artışa yol açması için ooferektomi yapılması gerekmektedir (Elbers ve ark., 1995). Östrojenin adipositleri androjenin etkilerinden, androjen reseptörlerinin ‘down-regülasyonunu’ sağlayarak korumaları olası gözükmektedir (Haarbo ve ark., 1991). Menopoz sonrası erkek tipinde adipoz doku ya neden olan beden yağının santralizasyonu, östrojenin androjenlere karşı bu koruyucu etkilerinin kaybının, daha fazla androjen reseptör ekspresyonuna izin vermesine bağlı olabilir. Hiperandrojenik kadınların, erkeklerdekine benzer vücut yağ dağılımı göstermesi ilgi çekici bir konudur (Haffner ve ark., 1988). Postmenopozal kadınlarda östrojen replasmanı, gluteo-femoral bölgeye özgü olarak LPL aktivitesinde belirgin bir artışa neden olmakta ve bu da bu bölgedeki metabolik aktivite paterninin, pr ernenopozal kadınlardakine benzemesine yol açmaktadır (Rebuffe-Scrive ve ark., 1987; Haarbo ve ark., 1991). Östrojen ve progesteron için özgün hormonal reseptörler tanımlanmamıştır ve bu etkiler glukokortikoid reseptörleri ile yarışmalı olarak gerçekleştirilebilir; bu nedenle, olasılıkla reseptörün ‘down-regülasyonu’na yol açarak kortizolün etkilerine kar~ı koruyucu olabilir (Xu ve ark., 1990b).

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Popüler İlgili Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Güncel İlgili Yazılar